titanium backup pro, poweramp music player

Simdilik yok, süresi dolunca mecbur wassapa vericez.

poweramp
swiftkey
the room diye bi oyun

swiftkey.

Nq mobile yada Netqin

Tasker, ROM Toolbox Pro, Superuser Elite

Lastpass ı unuttum

Ipadden edit yapamadım yahu

şu an yok ama fifa 14'ü alabilirim.

Fifa14 alacaktim ben de ama ilk indirenlere beleş dediler ipade indirdim. Verdiğim paraya yazik olurmuş onu gordum.

instapaper
triple town
osmos hd

(bkz: gerede şeytan üçgeni)'ninden kaynaklanıyor olabilir. yahu devrini bulmamıştır işte:)

ben de öyle der geçerdim ama babam gerede'de hep aynısı oluyor deyince kıllandım. :)

otomatik viteste gaza çok basınca vites atmaz, daha çok basınca vites düşürür. öyle tuhaf yokuş yerlerde devri tam ayarlayamayınca, motor sesini tam tahlil edemeyince olabilir öyle şeyler.

gazı köklediysen yüksek devir düşük viteste çalışır.

Ankara İstanbul arası otobanda Bolu civarında bazı yollar düz gibi gözükür ama yokuştur aslında. Su terazisiyle ölç bir dahaki sefere.

www.youtube.com

Bir de bu var. Sebebi aynı, göz yanılsaması.

teamwiever'da yapıyor aynı işi.

var öyle bir sistem de adını unuttum, hatırlamaya çalışıyorum şimdi.

sanırım maksimum 100 kişilik yapılabiliyor ama bu işin iyilerindendir..

www.webex.com

bir site oluyor, bağlanıyorsun, orada sunum yapılıyor. bir de telefon numarası var, arayıp oraya da telefonla bağlanıyorsun. telefondan dinleyip ve gerekirse soru sorup web'den sunumu izliyorsun gibi bir sistemdi.

webex'i görünce hatırladım. webinar.

webinar'da katılımcılara şifre ya da sadece katılımcıya ait linkte gönderiyorduk sanki..öyle oluyorsa çok daha güzel olur tabi..

tabii, ben öylesini kullandım. şifreli oluyor. herkesin id'si oluyor falan filan. hatta site de intranetti galiba. fakat ben yönetmediğim için yönetici tarafında işler nasıl yürüyor bilmiyorum. 2-3 kez katıldığım olmuştu.

ventrilo da kullanılabilir.

çırçır korusu?

trabzon park. fehmi ustanın yeri.

kira şahsi hak oluşturur, 3. kişilere ya da mirasçılara geçmez. evsahibi de izin vermez zaten, sizinle sözleşmemizi sona erdirelim onlarla sıfırdan yeni sözleşme yapalım der en iyi ihtimalle. zira evde oturduğunuz süre içinde kira yalnız üfeye göre artmıştır yeni kiracı demek kirayı tekrar belirleyebilmek demek.

@alice practice: söylediklerinizde haklısınız, mantıklı. ben geçenlerde böyle birşey duydum da bu nedenle sordum bu soruyu. demek ki yapanlar bunu gizlice yapıyorlar değil mi?

gizlice yapıyorlardır muhtemelen. evsahibi öğrendiği anda bu alt kiracıyı evden çıkarabilir tabi, alt kiracı ancak ilk kiracıya karşı bir hak iddia edebilir. evsahibine hiç bir şey diyemez.

kira kontratında bunu engelleyici bir madde yoksa yapılabilir mi?

Öncelikle efendim kira ilişkisinin devri ile kira konusu taşınmazın kullanım hakkının devri (Alt kira Sözleşmesi) iki farklı hukuki kurumdur. Kiracı sözleşmede kararlaştırılmadığı sürece alt kira sözleşmesi yapamaz. Kırtasiyede satılan sözleşmelerde bile alt kira sözleşmesinin yapılamayacağı maddesi yer alır.

Kira sözleşmesini her zaman devredebilirsiniz. Ancak bu devrin geçerli olabilmesi için kiraya verenin yazılı onayını almanız şarttır.

grammar olarak olmasa da öyle bir kullanım şekli olmadığından garip olur bence.

ama illa da olsun dersen arkasına bi isim geldikten sonra grammar açısından sıkıntı yok.

evet kullanım olarak pratik degıl zaten yukardakı soruya cevap olarak da bı seyı oturtamamıstım kafamda sımdı rahatladım. tesekkurler

Hiçbir sorun yok, gayet normal bir kullanım yerine göre. "Konuştuğum kişi bilmemkim" diyorsun yani.

tam cumle bu kadarsa cok turkce dusunulmus. dilin kendi kalibinda dusunsen daha iyi bence.

kiminle konusuyorum?
konustugum kisi abdulrahman.

bence uygunu:

who is this?
I am talking to abdulrahman.

(eger mesele telefonda karsiya sormak ve size kimle konustugunuzu soran birine de cevap vermekse..)

"abdurrahman is who i am talking to" daha doğru sanki.

yok zaten pratik bir kalıp degil bundan once 4-5 farklı sekilde cevaplarım cevaplarsam ama yapı olarak aklıma takılmıstı sadece. tesekkurler hepinize

"who I am talking to is abdulrahman." burada hata "who" yu kullanmanız. "who" kim demek olduğu için, cümlenin başında sadece soru sorma amacıyla kullanılabilir. "whom" derseniz doğru olur. ancak en iyisi "I am talking to abdulrahman." cümlesini kullanmak.

öyle bir kural yok meltem.

valla demir gibi adam olan ben, hiç gerilmem iğrenmem dediğim adam ben, altıma sıça sıça izledim bazı sahnelerde.. ipneler ani sahneleri seviyor. 1. bölümden başlayın gerilirsiniz zaten

sezonlar bağımsız. on nomero dizi.

american horror story'i cok iyi bilirim :)
bolumler degil de, sezonlarin konulari farkli. 1. sezon gizemli ev, 2. sezon deliler!!!, 3. sezon ise cadilar uzerine. kemik oyuncu kadrosunun yaninda, gidip gelen oyuncular da var.
gerilme ihtiyacinizi giderir. klasik korku filmi kliseleri yaninda, igrenc-itici-irkiltici sahneler de mevcuttur.

@yetersiz veri 1. sezon ilk 3 bölüm direkt olarak rosemary's baby'i hatırlattı (çok). deli konusu daha güzel olabilir. : )

Kesinlikle bir pişmanlık değildir bence. Jessica Lange sigara yaktığı anda bunu sen de anlayacaksın.

Asıl işinin (ek iş, vb hariç) vergi öncesi yıllık maaşını binlik dilimde yuvarla (pound cinsinden) diyor. Örneğin, maaş 15300 ise 15 diye yuvarlanıyor. Çünkü zaten binlik dilimi soruyor. Maaş 3800 ise 4 diye yuvarlanabilir. ... diye anladım ben.

vergi öncesi derken de brütü kastediyor.

ingilizcenizi, "click here to see her naked" seviyesinden daha ileri bir seviyeye cikarmaniz lazim diyor hocam...

vergi kesintisi olmadan (brüt) istihdam edildiğiniz yıllık ücretiniz binlik yuvarlama ile nedir?

insert/index

ama karışıktır o iş biraz. önce tüm başlık ve alt başlıkları formatlandırmanız gerekiyor. her tür alt başlığa aynı formatı vereceksiniz. misal,
heading 1
heading 1.1
heading 1.1.a
heading 1.1.a.1

gibi. kaç tür başlık varsa o kadar çeşit format kullanmalısnız.
sonra her başlığa gidip uygun formatı tanımlayın. ancak ondan sonra index yapabilirsiniz.

headingler neden 1 oluyor? 1 2 3 diye devam etmesi gerekmez mi

örnek olarak öyle yazdım. şablon olarak. oralarda tabii ki siz o başlığa ne yazdıysanız o yazacak.

madde işareti ve numarlaandırma.
numaralandırılmış anahat (1, 1.1, 1.1.1, 1.1.1.1 şeklinde olan seçilir)
sağ altta bulunan özelleştir butonuna tıklanır
sol en üstte bulunan düzey kısmından düzeyler sırayla seçilir
her bir düzey için sayı stili seçilir.
~
picpaste.com

cevabı sonradan buldum ama evet aynen dediğiniz gibiydi. cevap niteliğinde tikledim efem

95 falan, 6 yasinda tanistim internetlerle. cocukluktan basladim kafayi doldurmaya. gayet farkli olurdu olmasaydi. kitaplar bile bi yere kadar.

internet olmasaydı dünya görüşüm kesinlikle farklı olurdu diyebilirim. hatta okuldan bi bok öğrenmedim ben. ne öğrendiysem internetten+kitaplardan öğrendim.

20 yaşındayım. 2007'deki sözlük üye alımını hatırlıyorum mesela. hatta ben kaçırmıştım falan. klonların saldırısı falan diye başlık açılmıştı. demek ki 14 yaşından beri sözlük okuyormuşum ben. sözlükteki subjektif yorumlar ve bilgi zenginliği de öğrendiklerimi en çok etkiliyen şeylerden birisidir.

bu soruya en iyi cevabı 35+ yaşında insanlar verebilir kanımca. internet öncesi çağı da yaşamış olmak çok önemli bir etken. salt bilgi-internet ilişkisi sence nedir diye sorarsan cevap verebilirim.

televizyon izlemeyen bir bireyim. sadece okuduklarım, gördüklerim ve internetten öğrendiklerim çerçevesinde konuşabiliyorum. binaenaleyh olaya çok geniş kapsamlı bakamayabilirim. interneti sadece öğrenmek, yardımcı olmak, yardım almak için kullanıyorum. (sadece öğrenmekten kastımı, hiçbir sosyal hesabımın olmaması ve oyun oynamamam olarak açıklayabilirim. yardımcı olmak ve yardım almak ise çok net; eksiduyuru.com)

özetlemek gerekirse;
okumak %40 (internet harici okumak)
görmek %30 (internet harici, doğal yaşamda görmek denilebilir)
internet %30


unutmadan ekleyeyim. aşırı derecede gözlem yeteneğim var. çok dikkatliyimdir. bu gözlem yeteneği sayesinde inanılmaz şeyler öğrendim, öğreniyorum, öğreneceğim. gözlemi okumak ve görmek kıyaslarından ayrı olarak ele almadım. mantıklı ölçütlerde ikisine de serpiştirdim.

kesinlikle katkısı çok büyük entelektüel gelişime. ancak kağıt ve kitap hala kraldır.

+35 geldi, açılın. :)
sahip olduğum bilginin çoğu internetten değil ama internet o bilgiyi yorumlamada etken oluyor. internet olmasaydı kati surette karşılaşamayacağım değişik görüş ve hayat tarzını internet sayesinde görmek, duymak, okumak mümkün oluyor. bir nevi değişik kültürleri görmek ve anlamak fakat bunun için seyahat etmenin gerekmemesi gibi. dünya görüşüm çok farklı olmazdı. yaklaşık 17-18 yaşımdan beri dünya görüşümde çok ciddi bir sapma olmadı. fakat bizzat yaşanılan tecrübeler dünya görüşünü etkileyebilir bakınız. kaç yaşından sonra olursa olsun. o bambaşka bir hadise.

Odul diyorsan bence Guiness servis eden bir yer olmali.

bosphorus-brewing.com

Guiness+1

sevmiyorsan bomonti filtresiz
cevap;
litera (alman kültür en üst kat)
odakulede pera müzesi var sessiz sakin çok güzel.
fransız kütür.

beşiktaş kafe pi

taps bebek'e git. guinness içilen yerlerin hiçbirinde manzara yok.

Ödül güzelse Beyoğlu'nda North Shield'a git, listeden otantik bişeyler seç.

safa da bira mı içilir oğlum.

nereye bu gidis +1

nereye bu gidis +1

bence gayet gereksiz. gerekmedikçe çıktı almayınız yazacaklarınıza ofisinizde geri dönüşüm kutuları bulundurun yazsınlar daha iyi.

tebrik edesim geliyor.

benim ahşap kapı üreticisi müşterilerimin bazıları bu uyarıyı ekliyor maillerine, fena gülesim geliyor :)

bence yine de hoş bir uyarı. hatta 1-2 sefer sırf bu uyarı gözüme takıldığı için çıktı almaktan vazgeçtim.

Gereksiz çünkü insanlar prosedür gereği dosyalamaları gereken şeylerin çıktılarını alıyorlar. Keyfinden çıktı alanı ben görmedim. Prosedür gereği çıktısını alıp dosyalaman gereken şeyin de çıktısını sırf bir epostanın altında yazıyor diye almamazlık yapamazsın çünkü şirketteki iç veya dış denetimler sırasında "çevre için çıktısını almadım" diye bir savunma yapılamaz.

bilinç ya da farkındalık yaratma konusunda destekliyorum. iyi yani.

ben de kullanıyorum ve gerçekten de nadiren çıktı alıyorum ama bir iki defa yalnızca o satır için yeni yaprak harcandığına şahit oldum ve anlamını sorgulamaya başladım :))

öyle yazanlara pek hoş bakmıyorum. biz hödüğüz, o kadarını düşünemiyoruz sanki. kimse kimseye nizam vermeye çalışmasın arkadaş.

hiko seijuro +1

gerekmedikçe çıktısını alacak adam notu görüp aa almiyim o zaman demez. ne insanlar tanıdım. yarım sayfası imza olan emaili aytnen bastırıyor. 1 sayfası imzaya gidiyor. ne insanlar tanıdım telefon numarası yazmak için printerdan bembeyaz kağıt alıyor. daha da kötüsü işi bitince buruşturup atıyor. "e ama kağıt çöpüne atıyoruz" diyor. sonra şirkette kağıt kalmayınca benim müsveddelerime üşüşüyor.

çok sinirliyim evet.

Laf kalabaligi gibi geliyor.

Yok canım, lise mi bu? Yani işten işe değişir herhalde ama sen kendi işin için dışarıdaysan ve araba çarptıysa şirket ne yapsın?

Hayır; olur mu hiç?
Şirket dışına şirketin "x" bir işi için çıkıyorsan zaten "görevli" olduğuna dair bir yazı/izin olmalı prosedür gereği. Bu durumlarda olay şirketi bağlar tabi.
Aksi durumda da zaten senin kendin için yaptığın bir çıkışsa da normal izinli kağıdın olmalı, ve bu durumda bir şey olursa (olmasın her iki durumda da tabi) şirketi bağlamaz.
Not: Mutlaka daha iyi bilen birisi daha detaylı açıklar zannımca.

şöyle diyeyim, çalıştığım iş, evden çalışmaya izin veriyor. Çok uluslu bir şirket. Lakin Türkiye ayağı diyor ki, sen evden çalışacağın zaman bana haber vermek zorundasın hatta idari izin olarak yazılı bildirim yapmak zorundasın diyor.

Bana haber vermediğin zaman, devletin ya da sgk nın gelip, nerede bu adam napıyor vs diye hesap sorma hakkı var. Başına birşey gelirse ben sorumlu olacam diyor.

Bunun gerçekliğini merak ettim de

Evet şirketin görevlendirmesi sebebiyle bulunduğun yerde ve hatta buna iş servisi filan da dahil, şirket sorumludur. Daha detaylı bilgi için 4857 numaralı iş kanununa bakabilirsin.

Evet, bu konu iş kanunu yanında iş güvenliği ve sağlığı konulu kanun ve yönetmelik'lerde de düzenleniyor. işe gitmek için beklediğin servis yerine bir arabanın gelip çarpması sonucu sorumluluk bile şirkette.

İşveren Mali Mesuliyet şeklinde bir poliçe var işverenin çalışana karşı sorumluluklarını sigortalayan. İşe gitmek için harekete başladığın andan itibaren sorumluluk şirketindir.

sorumludur evet.
ve evinizdeki çalışma ortamınıza müdahale edemeyeceğine göre, idari izinli gösterip bu sorumluluktan kurtulmuş olur.
çünkü siz yarın bir gün "evde çalışmaktan dolayı şu bu başıma geldi" diyerek tazminat falan açabilirsiniz diğer durumda.
ya görevlendirme yapacaklar(ki işlerine gelmez haklı olarak) ya da izinli gösterileceksiniz. doğru söylemişler.

sorumluluğu, o saatler arasında kişinin şirkette çalışıyor görünmesinden kaynaklanıyor. elemanın başına bir şey gelirse "iş kazası oldu, tazminat isterim" diye tutturursa, bunun iş kazası olmadığını ispatlamak iş verene düşer zannımca. kart sistemleri falan o işe de yarıyor işte. "bakın, eleman dışarı çıkmış" deniliyor mahkemede.

goethe- genç werther'in acıları

goethe, lessing, schiller, hölderlin okudum sanki de emin değilim, georg büchner, bertolt brecht, heiner müller, friedrich dürrenmatt, patrick süsskind, erich fromm, hermann hesse

yukarıdaki bazılarının tiyatro oyunlarını okudum, eser listesi de yazmaya üşendim.

edit: Roman tarzı şeyler istiyorsanız patrick süsskind ve hermann hesse'den yürüyün.

bertolt brecht

kant, nietzsche, shopenhauer, hegel, goethe. (goethe'den bir tek faust ve genç werther'in acıları'nı okudum.)

(bkz: heinrich böll)

Bertold Brecht - tüm eserleri diyebilirim
Herrmann Hesse - Steppenwolf
Dürrenmatt - Physiker, der Richter und sein Henker
Stefen Zweig - Schachnovelle
Süsskind - Kontrabass, Parfum
M. Ende - Unendliche Geschichte

Bunların çoğunu lisede zorla okutmuşlardı. Sonrasında kendi isteğimle tekrar okudum da o zaman daha çok sevdim. Özellikle Brecht, Hesse ve Süsskind'i tavsiye ederim. Bir de Karl Valentin'i.

ha ameliyat masasında öldürmüşsün, ha evine gidip silahla öldürmüşsün. Aynı şey aslında.
hayatı benim elimdeyse iyileştirirdim ama sonrasında ona dünyayı cehennem ederdim.

Hipokrat yemini boşuna edilmiyor, iyileştirirdim. En azından bir doktor olarak iyileştirirdim, bir kurban olarak devamını sonra düşünürdüm.

İyileştirirdim ama mutlaka bir pislik yapardım.

ölmesine göz yummazdım, ölmesini garanti ederdim.

iyileştirir, sonrada sikini keserdim.

onsuzda yaşayabilir nasılsa!

insan kocasını öldürür mü yahu!

ilkesel olarak yaşatmak gerekiyor tabii ama yakalanmayacağımı bilsem öldürürdüm.

first rule of the code is "don't get caught"

:))

yakalanmamak ya da şüpheleri üzerime çekmemek için iyileştirirdim ama sonra bana geri dönüşü olmayacak şekilde adamın okyanusla olan özlemini sonsuza dek giderirdim.

Soru mu bu

Aci cektirerek oldururum

Bu tür farazi sorular absürd ve anlamsız. Ne yapacaksın? Gelen cevaplara göre ahlak anlayışının temellerini mi oluşturacaksın, gerçek iyilik ve kötülüğün ayırdına mı varacaksın nedir?

Ha başıma gelirse (ironik ama neyse), onun amına kordum... Desem de yapacak pek birşey yok. Yıllar önceki bir tecavüzü ispatlayamam bu bir. Öldürürsem bir sürü problemle uğraşmak zorunda kalırım bu iki. Bu yüzden ben şahsen ameliyatına bir bahaneyle girmez (bayılma, fenalaşma, ben bunu tanıyorum çok kötü oldum gibisinden) başkasına devrederdim...

Ateş tuğlasını toprağa gömüyorsun. Bir hafta sonra çıkarıp yıkayıp temizleyip kullanıyorsun.

dudullu'dan şile yoluna doğru giderken sağda bir yerde görüyordum sık sık. sen sorunca anımsadım şimdi, bir fırın imalatcısıydı yer sanırım. kapının önünde eski ateş tuğlalar görüyordum, geçerken dikkat etmeye çalışırım, hatta girer sorarım.

tuğlanın çıkması olmaz ama be, mantığa aykırı.

iki tip ateş tuğla var. birincisi yepisyeni görünen pres tuğla, diğeri de böyle eski püskü görünen harman tuğla. ikinci el şart değil yani. ben evde yaptırdım bu arada, gayet eski görünüyor.

araya harç atmıcan mı nasıl yapışcak ?

bu sefer de fazla pişmiş olacak ama tuz yüzünden ağzın, dilin salamuraya dönmesinden iyidir =/

sağol =)

alternatif çözüm olarak, yanında tuzsuz pilav ya da makarna servis edebilirsiniz.

sulu ve salçalı yemekse bir kaseye 1 yemek kaşığı salça ve 1 1,5 bardak kaynar su koy, erit sonra yemeğe dök, karıştır.

yemeğin daha sulu olması bir sakınca yaratmaz ve işe yarayacaktır.

@nereye bu gidis, sağol öneri için, sanırım bunu yapabilirim.
@teoridefeminist pratiktegeysa, kabak çorbası yapmıştım. süt ve su ısıtıp çorbaya ekledim, patates yeterli gelmedi.
tuz koyduğumu unutup 2 kez koydum galiba.

teşekkürler herkese öneriler için.

buyuk bir sehirde sehrin en buyuk alisveris merkezinde yemek katinda vardi hic is yapmiyordu.. insanlar dürüm varken taco yemiyor :) yeniliklere cok acik bir toplum degiliz.. sehri duzgun secerseniz olabilir ama tabi bilmiyorum

not: taco meksika mutfagi olmayabilir genelde amerikan icadi oluyor bu tur meksikali diye bildigimiz seyler. emin olamadim simdi

@babama, o dediğin yer cepa ise orası gerçekten çok kötüydü, ondandır muhtemelen kapanması.

@devils trill yok ankara'da degil bahsettigim yer. kapanmadi ayrica hala bos bos duruyor :) ben her baktigimda bos duruyordu yani hic is yaptigini gormedim. diger yerlerde sira bile olur bazen ama orasi bos olur hep.
bir kere yemistim bu bahsettigim yerde, fena degildi ama bulundugum sehirde o kadar guzel yemek varken kimse gidip taco falan yemez dedigim gibi.. genclerin oldugu universiteye yakin bir yerde yaparsaniz tutabilir @castform

onun disinda mesela izmir'de guzel quesedilla yapan yerler var friends&burgers mesela. ama hamburgerci orasi adindan anlasilacagi uzere :)

Tutmuyor.

Türk-meksika mutfağı kullanılabilirlik açısından birbirine çok benziyor bu yüzden tercih edilmiyor.

Acıları fazla acı bize gelmiyor.
Biz eti sade olarak tüketmeyi severiz

bir sürü mekan var istanbul'da pek tutmuyor genelde tek mutfak çalışmıyorlar zatne

istanbul'da ranchero var mesela. gayet güzel iş yapıyor. ama sanırım işin sırrı meksikalı aşçı bulmakta.

ama siz gidip avm'de açarsanız tutmaz tabi.

olsa, ben giderdim.

potansiyeli yüksek bir şehirse büyük şehir olmak durumunda, zira istanbul ve ankara'da bile tutundurmak zor. Eğer bol öğrencili bir yerse take-away noodle dükkanı tavsiye ederim. Eve servis de olur, mis. Çok büyük br dükkana da ihtiyacınız olmaz.

kısmen.hah işte tenoru al, klasik müziği kaldır,bu tenoru bi ritme oturt yani modern bir müziğe oturt.Ambient,new age gibi bir iskelete oturt.Enigma yı bilen bilir,onun tarzı gibi yani.

operalarda yer alan "şarkılara" arya deniyor. mesela yukardıdaki linkte verilen rigoletto operasından la donna e mobile isimli arya.

Coşkulu ateşli canlı bir müzik, asil bir müzik diyorsanız, epik de denilebilir.

Bankaların da böyle elemanları var. Özel bankacılık şubeleri var hatta.
Sana tavsiye veriyor, karar yine sana ait.

Banka dışında bu işi yapan profesyoneller de var.

haha. cakabo üstüne alınma ama iyi kahkaha attım. bankaya güvenmek = asla.

portföy yönetimi bununla ilgili miydi bilmiyorum ama bir bak bence.

Portföy yönetimi, evet.

portföy yönetimi, borsa, faiz vb. finansal yatırımlarla ilgili, reel sektörle ilgili değil diyebiliyorum.

Universitedeki hocalardan danismanlik yapmasini isteyebilirsin hepsinin belli ucretleri var ve ozellikle iktisat profesorleri iyi yapar bu isi.

Özel bankacılık değil bu.

direkt bu işle ugrasan bir sirket yoktur.

sektörü sen seçicen. Gıda sektörü misal ondan sonra danışmanlar var.

Birde bu melek yatırımcılara yönelik eğitimler vs var. Onlara hizmet veren danışmaniar vardır

Yatırım bankacılıgı degil bu. borsayla iligi o bölüm

sözünü tut. ya da kalıbının adamı ol, aga o menü değiştiyse ben yapamam o işi götüm yemiyo de.

yardımcı ol bence. bir şekilde karşılığını bulursun.

soz tutmakmis, mertlikmis, vefaymis, cartmis curtmus... boyle romantik kavramlar icin, istemediginiz, hem de hic istemediginiz bir seyi yapmayin.

acliktan olecek hale gelseniz bile, icinizden kalkip mutfaga girmek, kendiniz icin dahi bir seyler hazirlamak gelmediyse, bu cok onemli bir kriter.

bu durumda, o mutfaga girmek iskence olur. degil eski patron, ana baba hatiri icin bile yapilmaz.

biraz bencil olmayi ogrenin.

yalan uydurmaniza da gerek yok. acik acik deyin ki, ya ben 3 aydir mutfaga giremiyorum. sogudum bu isten. bir sure daha dinlenmek istiyorum, baska seyler yapmak istiyorum. o zaman oyle demistim, onu da inkar etmiyorum ama simdi mutfaga girmek bana zul gelecek. cok zorlanirim, cok mutsuz olurum. ozur dilerim, yapamayacagim...

yalana gerek yok! hissettikleriniz bu. mutfak su anda size uymuyo. o zaman eski patron, baska asci bulacak... bu kadar basit.

bence geri arayıp ne istediğini bir sorun, duruma göre "hemen bişey diyemem ben sana dönerim" falan dersiniz. bir talebe zart diye cevap vermeniz gerekmiyor, aradan kaç ay geçmiş, belki işiniz var gücünüz var.

size bir iki günlüğüne, noel gecesi vb gibi kalabalık bir günde ihtiyaç duyuyorsa belki sözünüzü tutup içinizi rahatlatabilirsiniz. ama daha uzun süreli bir destek bekliyorsa açıkça konuşup yapmak istemediğinizi söyleyebilirsiniz. sonuçta küfrede küfrede yapacağınız işten hayır gelmeyeceğini herkes bilir.

belki bambaşka bişey söyleyecek, boşuna kuruntu yapıyorsunuz :)

compadrito +1

zorla güzellik olmaz. olsa da o işten hayır gelmez. açık açık anlat durumunu, insansa anlar. anlar bence.

bana yemek yap. olur mu?

aradim soyledim panpalar. istemiyom, sevkim yok, kafamda bitirdim diye. dostane bir sekilde konustuk. sorun yok!

@ermanen, bu saatten sonra bir tek raki sofrasi kurarim raziysan :) 2 hafta once hastaydim ki kendime yemekle, corbayla bakmayi cok severim, cok cabuk iyilestiri beni mutfak ama bu sefer hic bir sey yapmadim, gittim mikrodalga corba aldim vallahi. artik gece disarda kari-kiza asciyim bile demiyorum. seneye bu zamanlar bir ani olarak kalicak iste, bi zamanlar yaptik dicez.

Patron milletinin hepsi öyle. Bende tee lise-üni arası calistigim mekana ne zaman gitsem, haftasonu gelebilir misin, gurup gelecek vs diyo. Lan ne zaman gitsem ayni şey. İlk bi kaç sefer gittim baktım alıştı, simdi ankaraya gittiğimi duysun pat ariyo. E paraya ihtiyacım yok, ne diye o stresi çekim? Gitmiyorum artik, sende gitme isim var de. Harbiden cçekilecek is değil, ki 1ay cok bence. Bide dediğin menü degisiyo sıkıntı oluyo.

Ama şöyle bi şeyde var, söz vermen kötü olmus. O yüzden istemiyorum deme, bence yalan söyle çünkü yarin birgün isin düşer. Sonuçta bildiğin ettiğin mekan. Ne sis yansin ne kebap;)

iyilik yapmanın verdiği iç rahatlığı,yorgun ya da isteksiz olmanın verdiği sıkıntıya baskın gelir bende her zaman. tabi iyilik yapmaya değer görüyorsanız. o kriter size ait.

sözünü tut.

iş hayatında şöyle bir jargon var, bir işi yapmak istemiyorsanız ve aynı zamanda müşteriyi kaybetmek istemiyorsanız müşterinin istediği iş için yüksek fiyat çekersiniz. Anlaşamama sebebi tamamen profesyonel olur ve müşteriniz gücenmez. Bu durum için de uygulanabilir diye düşüyorum.

sözünü tut. vefa diye bişey var. demek ki zamaninda sevmissin ki meslek edinmissin. ocagin,tencerenin,kepcenin de mi hatri yok. ben olsam giderdim. nasil olsa gecici. gecici oldugunu bildigin tüm zorluklar kolaydir.

kime?

bi rakı balığa çıkarırsın artık cango? ;))

@cokponcik

evdekilere falan. arkadaşlara içiririm zaten.

@GibsonRules

rusa bile gideriz!!!11

adamsın seeeeeen bekle bizi zürafa sokağıııı!!!!

Biride dememiski kurban kes dagıt diye

Lutfen seni yetistiren anne-baba ya ozel bir hediye al!

eve yeni bi çamaşır makinesi al. ama bi dakka bu daha çok 80-90 tarzı oldu.

eve yeni bi perde al. bi de o tüylü halılardn.

ilk maaşla benim bildiğim aileye tatlı filan alınır =) yakın olan yaşlılar ya da şeker hastaları filan varsa onlara göre de bir şeyler almayı ihmal etme.

adam ne alayım diye sormuş herkes ailene bi şey al demiş. tam da beklediğin spesifik cevaplar değil mi? asdasfsdfgasga

bence annenle baban için özel olan, ne bileyim tanıştıkları ilk yemek yedikleri yer olur hala duruyorsa yakınlardaysa, oraya yemege gotur. soyle ailece guzel bir yemek yiyin.

Canim yaa

Gönlünden ne geçiyorsa onu yap. Yani aile, eş, sevgili, dost vs.vs.vs.
Güle güle harca arkadaş...

www.maaslaryattimi.com

ilk maaşımla muz almıştım evdekilere. biz çok fakirdik. :p

Msaslar yatmis kankalar. Bekledigimden yuksek yatmis. Cok Mes ut ve bahtiyar im suan

firavunun bir ünvan olduğunu bilmiyorlar büyük ihtimalle. kuran'da adı geçen, israiloğullarına zulmeden firavunu kastediyorlardır. fakat niye böyle tepkilisiniz anlamadım. türkiye'nin yüzde kaçı bu bilgiye sahip ki sizce?

Atatürk gibi bir vizyonere firavun diyen yobaz kafası kadar tiran ve diktatör bir mantık görmedim şimdiye kadar.

yanlış yapılan keşke sıfat tamlaması olsa. zamir olsa. zarf olsa.

kafa örümcek.

öyle bir noktaya geldik ki Atatürk'ü anlamaya çalışan, o'nun medeni inkılaplarını kavramaya çalışanlar, artık fikirlerini söylemekten çekiniyorlar.

firavundan kastettikleri Musanın zamanındaki firavun. yani genel olarak firavunları değil, belli bir firavunu kastediyorlar. ancak o firavunun adı da tam olarak belli değil, yani ramses olup olmadığı kesin değil. demekki ramses değilse boşu boşuna adamın günahını almayalım diyolar.

ha sen yapılan bunca şeyden sonra, firavunları zan altında bırakıyolar, bunun hesabını öteki dünyada nasıl verecekler diye düşünüyosan o da ilginç bi mantık tabi.

geri zekalılar..

tevrattan dolayımla kuran ve islam geleneğinde var bu. "the evil" karakter olarak "the firavun". yapacak bir şey yok, yanlış söylemiyorlar. kültürel kodumuz öyle.

hiç merak etmiyorum.

ama thracian gibi bir nick en azından nereli olduğumu söylüyor. gibi. direk isimden çok o insanın kendine ne yakıştırdığını çıkarabiliyorum.

biri ismini aragorn koydu diye yaban ellerde otlardan şifa verici ilaçlar yapabilen bir kolcu olacak diye bir şey söz konusu değil :)

tahmin falan yok da sürekli aklıma efrasiyab nicki geliyor
bazen uyanınca aklıma geliyo bazen de tuvaletteyken :p niye hiç bilmiyorum

yok.

Valla kendimi ciletlicem meraktan deli oldum. Hakan hiç sorma ya

benimkini eden yoktur bence.

isim merak etmiyorum. tipleri ediyorum ama..bir kismini ifsa gecesinde gordum :)

yok hayır.

bu arada benim adım umut veya ender değil. bunu belirteyim.

Aklıma bile gelmiyor, hatta bir hafta muhabbet edip de badiyle buluşulacağı zaman isimler neydi? durumu oluyor. Hatta ve hatta aylardır adını bilmediğim, telefonumda da nickiyle kayıtlı badim bile var, hiç merak etmedim adı nedir acaba diye.

Hepisininkini biliyorum. İnanmayan msj atsin yapistirim ismini.

Merak ediyorum ben..hem de cok

yok.

yakıştırmıyorum.
etmiyorum.
çalışmadım.

Kızlarınkini merak ediyorum

ihtiyar bende 95'liyim ama şuan 1.5 aylık sakal var. görsen 30 yaşında canlı bomba sanarsın.

ben 94lü herhangi birini görsem vallamı derim zaten, gayet normal

29 yaşındayım, saçlarımı kısa kestirdiğimde ve traş olduğumda 20'lik bebe gibi oluyorum. Çok tatlıyım lan.

bana 18'den sonra 25 falansın diyorlardı. şu an 36 yaşındayım, en fazla 30 falansın diyorlar.

90 sonrası jenerasyon iri kıyım zaten. Az yiyin biraz.

oha leyyn 94-95 ne be?
92'li kardeşimin altını temizliyodum leyyn ben
öhem evet bana da iş arkadaşım 94lüyüm dese herif (kaba değil bu laf, büyüklük göstergesi) saç-sakal, boy-pos o biçim olsa ben de yook yee şaka mı? derim.
83'lüyüm, beni de üniversiteli sanıyorlar.

bana da tam tersi. 30 yaşındayım. gören 24 sanıyor. olur öyle

94lu kardesim var
Esmer hizbullahci sakalli kemik siyah gozluklu
Iri kiyim denen cinsten

Abi derim hep, agiz aliskanligi

Konu komsu, arkadaslarim uzak akrabalar fala hep abim saniyor :))

Bence iyi bir durum :)

kötü yönleri de yok değil ama çalıştığın yerde vs daha çabuk saygı görmene neden olacak bir durum. tadını çıkar.
86'lı olduğum halde bana hala barlarda kapıda kimlik soruyorlar. bütün arkadaşlarım patır patır içeri girerken içeri sıvışmaya çalışan insan muamelesi görüyorum. ya da bir restorantta yemeğimin yanına alkollü bir şey istediğimde yanımdakilere dönüp veli-meli soruyorlar. çalıştığım yerlerde çok samimi olmadığım birileriyle akşam yemeğe filan gideceğimizde alkollü bir şey isteyemiyorum.
demem o ki biraz bakım-spor-sağlıklı yaşamla uzun yıllar aynı yaşta görünmen mümkün. 30'unda 40 göstermeyeceksindir bu şekilde; moralini hiiiiç bozma.

erkek için iyi birşey bence. daha çok ciddiye alınırsın.

22..

16 yaşındayken 23 müsün diye sormuşlardı bana da.. ağız burun dalasım geliyor.. büyük gösteriyorum ya da öyleymiş.. neyse gene sinirlendim..

annemin abisi sananlar var beni diyerek son noktayı koymak istiyorum.

hangi konuda uzmanlaşacağına bağlı. orada bir yazılım mühendisinin işine yaramayacak bir araba dolusu bilgi var. alıp sadece işine yarayacak bilgileri edineceksen, ingilizce bir sürü kaynak var internette.

çünkü bu kitapçığı edinmnek için BGA'nın CEH eğitimine katılmış olmak gerek. o eğitim güzeldirama bild iğim kadarıyla kurumsal bir eğitim, kafana göre gidip "eğitim almak istiyorum" diyemiyorsun. kurumun anlaşıyor, seni gönderiyor, eğitim aldırıyor.


en son öyleydi yani, değişmemiştir.

evet, CEH eğitimi bireysel verilmiyor. yazılımcı için faydalıdır. ileride bilgi güvenliği tarafına geçmek isterseniz işe yarar ayrıca fazla bilgiden zarar gelmez.

clear formatting

ya da format/default formatting

silince olması lazım ama bilemiyorum..

aklınızda olsun. o otomatik yaptığı her şey için o an ctrl Z yaparsanız hemen geri alıyor o işlemi.

@supergirl silinmiyor hatta tıklanmıyor ya da seçilemiyor bile

@nereye 2010'u türkçe kullanmaya başladığım için bulamadım yerini ama klavye kısayolu ctrl+spacebar yazıyor işe yaramadı

türkçesi biçim olsa gerek. biçim menüsüne girin, orada varsayılan biçimlendirme gibi bir şey olması lazım.

ctrl+m bende.

ctrl+m bende sola girinti yaptırıyormuş.
yapamadım bu arada. sanırım sorun bende.

biçim menüsü yok mu peki?

yalnızca biçim boyayıcısı ve gözden geçir kısmının altında biçimlendirmeyi göster menüleri var. onlarda da varsayılan seçeneği yok.
şu şekil
i41.tinypic.com

bende farklı word var ama bu menüde olmaması lazım, diğer menülere bakar mısınız? sayfa düzeni falan oralara bi bakın.

Öğrenciye kredi verilmiyor maalesef.

bankalar vermez. param olsaydı verirdim gardaş.

şuan öğrenci değilim maaşlı çalışıyorum yüksek lisans için para lazım

2 yıl sonra ödemeli kredi vermezler.

Kredi alabilmek adına gerekli şartları sağladığını varsayarak atıyorum ihtiyacın olan paranın %25 fazlasını 4 yıl vadeli olarak çekerek dediğini yaparsın. İlk yılı ihtiyaç fazlası olan kısımdan ödeyerek bir yıl ertelemiş olursun ödemeyi.

renk uyumu güzel, iyi oturan bir takım giyiyorsan eğer gayet iyi hissetmelisin bence.

esprisini bilmiyorum ama bence gri yerine füme tercih edersen, daha garantili bi seçim olur. gri renk her zaman mankenlerde durduğu gibi durmayabilir. kafamda birkaç erkeğe giydirdim, ııh olmadı.

Tamamdir ama mumkunse gri kostum parlak olmasin

gri değil füme+1
ayrıca gri olacak ise takım, siyah kravatın sırıtacağını düünüyorum.

başka şansın yoksa idare eder. yalnız kravat öyle olmaz. desensiz ince kravat tercih et. (desen başka renk olmasın yani)

başka öner dersen;
slim lacivert takım ya da slim pötikareli lacivert takım (pötikareler bordo olursa çok iyi olur. olmazsa kahve)
beyaz gömlek
siyah/bordo kravat
kahve ayakkabı; www.divarese.com.tr

hiç sevmem bu kombinasyonu. 1 kere giydim ve kendimi söze giden damat, zorla satış yapmaya çalışan pazarlamacı gibi hissettim.

gri olsa da böyle bir gri olmamalı. bir de kravat düz olursa ya da daha klasik bir şey olursa iyi olur.

yaptığım salak hareketler sonucu ben de çok küçükken keşfetmiştim böyle bir şey olduğunu. bilimsel açıklamasını bilmiyorum ama sadece sende olan bir şey değil yani.

Bende de oluyor eskiden beri. Sağ gözümde ama sadece, şu göz yaşının aktığı yerde. Bence önemli bir şey değil. :D

ıyy iğrençmiş. ben de denedim şimdi pek çıkmadı ama kesin birazcık çıkmıştır. daha acemiyim. sdlşjflkjg havayı çok basınca herhalde ahaha :D

lan gözümden yaş geldi ya. yapmasanıza kardeşim böyle şeyler. denemedim bile. okuduklarım yetti beni ağlatmaya.

ya panik oldum ben de anlamadım yeni oldu daha onceden veriyodum gazı bi hareket yoktu.

@scaramuccia ya evet benim de sağ gözümde oluyor aynı o dediğin yerde. napsak ki?

sigara dumanını çıkartabilen var mı?

Sessiz gulucem diye karnim agridi, bi de ciddiyetle yazmis hahahaha :)))

Gulmem gecsin deniycem soz.

ya valla geyik olsun diye yazmadım ahahahsadaslgkjas

bildiğin tırstım ya. ben mi çok abarttım acaba? bi deneyin bari kaç kişide oluyor onu bilelim de istatistik yapalım.

hayır kulağı dengeleleyim derken gözü bozmayalım sonra? oha baya pimpirikliymişim ben ya.

denerken fazla zorlamışım şu an acilden yazıyorum. kaçmıyor bende sızdırmazlık testi yaptırsam geçerim.

nazolakrimal kanal oluyor o. normaldir. fazla zorlamayın.

normal de önceden olmuyordu doktor abi? zorlamış mıyım napmışım ben bunu?

ha bir de galiba gözü kapatıp hava verince sıkıntı olmuyor şimdi onu da denedim. göz açıkken sıkıntı, evet.

bu duyuru da ibreti alem için dursun bence burda, insanlar görsün panik olmasınlar.

Abi olmamissin sen.

panik yok üzerine git geliştir kendini arkandayız

www.youtube.com

@soulmate bu nası pis bişeydir ya bi de rekor kırmış falan. ben kendimi modern dansta geliştiricem sanırım. gerçi o da cok kötü ya bilemedim of.

hahahahhaha iyi güldüm cidden:D denerken kurbağaya döndüm ama bende çıkmıyor ne yazık ki

başlığı yanlış okumam sonucu bayağı güldüm

Arkadaşlar, kimse gözünden en uzaga süt çıkarma rekorundan bahsetmemis. Aramızda show haberle büyüyen efsane nesil yok mu?

Küçükken yapardım şimdi duyuruyu görünce aklıma geldi.

Gözünden çıkmayanın neresinden çıkıyor ki ?

cevapları okumadım, belki yazılmıştır. göz ile burun arasında kanal var. ağlayınca sümük akması da göz yaşının o kanaldan burna gitmesiyle oluyormuş.

ya evet sümük o yüzden akıyor anlıyorum da, eskiden olmuyordu bu, yeni yeni olmaya başladı. ondan dolayı panikledim. demek ki gözyaşım mı kalmamışsa, anlamadım hiç.

neyse demek ki önemli bişey değil.

vücudumu keşfediyorum dersine döndü iyice ya.

ingilizce "pun" deniyor galiba.

eatthattoast.com

imdat kaya vardı o işlerin ustası(!). rahmetli oldu galiba. "bir'leşmiş' milletler" derdi mesela.

ABDullah Gül vardı sanırım

yetenek"sizsiniz" türkiye

YendikMİLAN

acaba sürekli konuşmak, mesajlaşmak falan mı istediniz. veya sürekli sorgu sual halleri mi oldu ?

38 yaşına gelmiş biri çabuk sıkılabilir bu hallerden.

Sorgu sual oldu çünkü şehir dışına çıktı. sonra hasta oldu. bu surectede yanında olmamı istemedi. bunu da anlamadim doğrusu

anlamanız şart mıydı?

Anlamak istedim

bunu istemek hakkınız elbette ama birlikte olmak istediğimiz kişinin bazı şeylerini anlayamadığımızda da çok kurcalamamamız gerekiyor. diyeceksiniz ki ya kurcalamadığımda altından bir çapanoğlu çıkarsa. evet, çıkabilir. işte onun çözümü de kimse ile birlikte olmamak ya da öyle birlikte olmak ki altından çapanoğlu çıksa dahi umurunda olmaması.

devam ederseniz daha ne hastalıklarla uğraşacaksınız hayatınızın en güzel çağlarında. adam zaten yaşayacağını yaşamış dinlenecek zamanda, siz yaşayacak zamanda. uygun değil. kurtulmuşsunuz. sorun yaşta.

bi 35 yaş üstü olgun erkek çekiliciği vakası daha. senin ne işin var kızım 15 yaş büyük adamla git akranlarınla takılsana. o adamım amacı bambaşka bundan emin ol. senden duygusal bir şeyler beklemiyor yani.

eyyor abi doğru der.
yav büyük konuşmıyım da senden 15 yaş büyük bi erkek nası çekici gelebiliyo ya?? yaşlı ya o

Ortak nokta fazlalığı diyelim. Yasitlarimda bulamadığım olgunluk olduğunu dusunuyordum ama yanılmışım.

dady issues

kaç kızım kaç =) bak sana net bi cevap.. bu adamın biraz canı sıkılmış 23lük bi çıtır bulmuş bi süre takılıp vakit geçirmek arada br mümkünse sevişmek adrenalin yükseltmek ve arkadaşlarına "çıtır sevgili iyi oluyo tavsiye ederim" diye hava atabileceği bi ilişki arıyor.. beni boğma demek budur.. arada bi benim istediğim gibi bi ilişki yaşayalm ama ben istemeden hayatıma girme arama sorma bişey bekleme.. demek.. çok ciddiyim ve tecrübeye dayanrak söylüyorum bu ilşki (?) sana zarar verecek..

telefon görüşmesinde söyleseydin keşke. gerçek cv nin çıktısını alıp git.secret daki yanlıs de. bir umut bekle :)

orada mezun yazdığını bilmiyormuş gibi yapın, "ben mezun değilim, cv'ye de öyle yazmıştım ama demek ki şeyolmuş" falan deyin.

devam zorunluluğunuz yoksa problem olacağını zannetmiyorum.

hiç haberiniz yokmuş gibi görüşün, secretcv'inin otomaktik olarak güncellemiş olabileceğini söyleyin ve unutmayın siz secretcv'in otomatik günelleyip güncellemediğini bilmek zorunda değilsiniz.

kamu bankalarına girmek için kpss'ye girmeli.

özel bankaların sitelerine girip kariyer sayfalarından iş olanaklarına ulaşabilir.

garanti'nin örneğin kariyer sayfası var. buradan uzmanlık, müfettişlik vs sınavlara ve mülakatlara girebiliyorsun.

kişisel tavsiyem özel bankalar en son tercih edilmesi gereken yerlerdir, tavsiye etmiyorum asla.

bankalar sınav açıyorlar, eğer kriterlerine uyuyorsa o sınavlara girme hakkında sahip. Kriter genelde lisans diploması ve Kpss'den yeterli puan almak. Ama bazı özel bankalar kpss istemiyor. Kamu bankaları özellere göre daha rahat tabii. Hangi pozisyonda işe girmek istiyorsa zorluğu ona göre değişir. Örneğin gişe görevlisi olmak istiyorsa nisbeten daha kolay, ama uzman yardımcılığı, denetçilik gibi daha yüksek kadrolar düşünüyorsa sıkı çalışmalı ve maalesef her yerde olduğu gibi bunda da torpil şart.

kariyer.net'e ilan verir özel bankalar. ilanlardan başvuru yapabilir. ingilizcesi varsa, bitirdiği okul da taşrada değilse iyi pozisyonlara başvurabilir, değilse gişe mişe başlayacak bir yerden.

facebookta ''ziraat bankası sınavlarına hazırlık gibi bir grup var, orada ilanları paylaşıyorlar hemen, oraya katıl, görürsün sürekli.
ziraat dedim ama tüm banka sınavlarını paylaşıyorlar yani.

halkbank ziraat bankası ve vakıfbank kpss istemiyor. bunlar kendi sınavlarını yapıyorlar. halkbank ve ziraat bankasının sınavlarını anadolu üniversitesi yapıyor ama vakıftan emin değilim. iller bankası exim bank ve kalkınma bankası ise kpss ile alıyor. özel bankalar da yine sınav açıyorlar tecrübesiz eleman alımı için. bunları kariyer sitelerinden ya da bankaların kendi sitelerinde ya da forumlardan takip edebilir.

ve özel bankaların kpss ile alakası yok.

bize (çevreye) göre iyi gittiği için kaldırıldı. :) merkeze göre iyi gitseydi kaldırılmazdı.

Sıvı Çamaşır Deterjanı kullanın. Tozlar erimiyor. Makinanın içinde kalıyor falan. Sonra kokuyor bunlar.
Sıvı deterjanı deterjan kutusuna direk koyma. Makina ilk suyunu alırken döküyorsun. Direk temizliğe başlıyor. Normal deterjanla aynı fiyat. Daha kolay çözünüp daha iyi temizliyor. Az yer kaplıyor.

@cliquot: cevabınız için çok teşekkür ederim. makine ilk suyunu ne zaman alıyor, benim gözlemlediğim makine başlar başlamaz su alıyor bu arada da deterjanı da alıyor, tam olarak ne zaman koymalıyım deterjanı bu durumda?

makineler suyu ısıtır
nereden çıktı gelen suyu kullanmaları
yeni makinelerde sıcak su girişi var, çogu makine tek girişlidir, soguk su alır ısıtır.
Üzerinde derece neden var ki makinenin?

Senin makinen bozuk olabilir, ama makineler suyu ısıtır

Eğer makine arızalı değilse suyu ısıtır. 30 dereceye bile ayarlasanız, 30 dereceye kadar suyu mutlaka ısıtır. Makinanın deterjan bölmesine, programı başlatmadan sıvı deterjan koyabilirsiniz. çalışmaya başlar başlamaz, deterjanı da alır zaten.

makineler suyu ısıtır.

ilginiz için çok teşekkürler, makine için de usta çağırayım olmazsa, ama bildiğiniz, soğuk sularda çalışabilen deterjan önerileriniz varsa onlar nelerdir, marka model olarak?

renkliler genelde çok sıcak suya gelmez. buradan çıkarımla renkliler için olan deterjanlar iş görür diyebiliriz belki.

makinanın başlat tuşuna basınca su almaya başlar. diğer yandan bizim evdeki makina önce diğer gözünden biraz su alıp tahliye ediyor. sonra asıl gözünden su alıyor. su deterjan kutusuna dolunca kapaktan deterjanı suyun üzerine dökün.

@old possum dediğin doğrudur. baştan kuru deterjan gözüne sıvı deterjanı koyunca oraya yapışıyor. kolay çözünmüyor. bu yüzden bilhassa su alırken deterjanı ekliyorum. tercih edilebilir.

yanlış bir şey yok. hadi gelin itiraf edelim, hepimiz zaman zaman böyle düşündük.
yalnız uykusuzluk gün içinde hayatını etkiliyorsa 5-6 saate çıkabilirsin.

Rahatsızlık olduğunu sanmıyorum, kişilik özelliği olabilir. Bazı insanlar uykuyu zaman kaybı görür, çok tanıdım böyle insan. Bazıları da uyku için yaşar.

Olm uyku kadar keyifli bir şey var mı?

3-4 saatlik uyku keşke bana da yetseydi. bir dönem denemiştim. yapamıyorum.

25 yaşındayken falan aynı kafadaydım. Yaş ilerleyince geçiyor.

aynı düşünceler bende de var. şu an olduğu gibi haftanın iki gecesi hiç uyumuyorum.
arada çok büyük fireler verdiğim oluyor bütün gün uyumak gibi ama çoğunlukla mümkün olduğu kadar az ve rahatsız bir şekilde uyumaya çalışıyorum.

ben bunu çalışmak için değil gece hayatı için yapıyorum gibi bir şey. eğlencem için uykumdan feragat ediyorum çünkü çok çalışmam gerekiyor hep. elimde tek kalan şey uyku.
uykuyu çok rahat değil sürekli uyanabileceğim şekilde konforsuz sağlıyorum koltukta masada. gün içinde 1 2 saat kestirdiğim oluyor ama bu bazen dediğim gibi 24 saate çıkabiliyor ama her bi 10 16 saatlik plansız uykum sonrası yine iki hafta aynı bol sabahlamalı az uykulu moda geçiyorum.
uyumamak mutlu ediyor. uyumak istemiyorum. uyumayı hiç sevmiyorum. mümkün olduğu kadar gündüzleri uyuyorum geceler bana lazım geceler benim olsun.

ha bendeki durumun bir diğer adı. insomnia.
hep düzenli hayatım olsun istiyorum karar veriyorum ama benim doğam bu. gözümün altındaki morluklar, sürekli ağrısı eksik olmayan sırt bel. düzensiz yemek saatleri. bundan kaynaklı farkında olmadığım depresyon mutsuzluk.

uykuya maalesefki çok ihtiyacı var insanın. az uyuyarak kaybettiğim enerjiyi düzgün uyusam daha verimli kullanabilicekken uyumamayı seçtim 2006dan beri ki öncesinde de ergendim muhtemelen uyumuyordum yine düzgün.

bu bir karar. ben mesela düzensizliğimin içinde inanılmaz düzenliyim. pazar gecesi herşeyi planlıyorum hangi gün sabahlayacağımı nerelere gideceğimi. ama boşluk da bırakıyorum plansız partylere.

istediğin şey karşısında verebileceğin şey uykuysa denendi oldu ama sıkıntısı çok. daha çok sigara alkol yemek tüketiyorsun. hep yorgun gibisin ama o normal haline dönüyor.

her uyumadığımda kazanılmış yeni bir savaş dünyaya. uyumamak mutsuzluk içinde inanılmaz hazlı mutluluğu veriyor. kararını ver emin ol çok iste az uyu. sağlıksız ama psikolojini bozsa da en azından mutlu olursun.

örnek bu gece sabahlamamın sebebi plansız gelişen gereksiz işler.
ama onları yapmak istiyorum ve seviyorum bana zarar veriyorlar üstüne bi de o yüzden kaybettiğim zaman için uyyamıyorum (:

en güzel yanı. bir anda bazen birine attığın mesajda ohea bu laf ne güzel oldu yea diyip bir mail taslağı açıp aklına o laftan yürüyerek biraz daha gelenleri yazmak. sonra gece o tarafta da oluyor kafan ara ara cümleleri giriyorsun.
hayal gücün tavan çok güzel kelimeler çıkıyor beyninden.

sen bunu çizmle dile getirisin ya da başka şekilde. sanatçıysan zekiysen yaratıcıysan uyumayacaksın <3

Uyku, Yaşam süreni ve Yaşam kaliteni belirler.
Sen dolu dolu yaşıcam diye az uyuyorsan, gelecekteki ömründen yiyorsun.
Az uyku ile Okuduğun ve İzlediğin şeyler aklına tam olarak girmiyor. Çünkü uyuduğun zamanlarda beynin, gün içinde yaptığın tüm aktiviteleri dosyalıyor, sıralıyor, inceliyor, gerekli gereksiz diye ayırıyor. Yeterli uyumazsan beynin dağınık ofis gibi oluyor. Aradığın şeyleri çoğu zaman bulamıyorsun. Hafıza sorunları ve ilerleyen yaşlarda Alzheimer yaşama ihtimalin artıyor.
Yetersiz ve düzensiz uyku, kalp ritminde bozukluğa yol açıyor.
Kaslarının ve Kemiklerinin sağlığını etkiliyor. Kemiklerin daha zayıf oluyor.

vesaire vesaire.

her anın tadını çıkarmalı.

bence normal. 3-4 saat uyku yetiyorsa sorun yok.

bende senin gibiydim bir dönem.. yetmiyordu bir gün. sonra bişey oldu düzedim

eksisozluk.com

Uykuyu zaman kaybi olarak gormek, beyninize uyku borclanmak demektir. Vadesi geldiginde, beyin o borcu nasil tahsil edecegini cok iyi bilir.

Yetiskin bir insanin gunde sekiz saat yirmi dakika, kaliteli bir uykuya ihtiyaci vardir. Bundan calmaya, kismaya kalkanlar, giderek salaklasirlar.

Aracı ne kadar süre elinde tutacaksın? Fiyat 90000 ise biraz yüksek gibi.

en fazla 2 yil tutuyorum

Kilometresi çok yüksek değilmiş o zaman. Yine de çok temiz değilse fiyat yüksek.

bakım masrafları çok oluyormuş. bir arkadaşım söylemişti.

o fiyatlarda volvo xc90 hastasıyım ben.

60-70 bine sorento ya da sportage bakın derim

ya sorento captiva ile range rover karşılaştırılır mı?

yakıt şehir içi 13-15litre arası,şehirdışı 8e kadar düşüyor. Bakım masrafı muadilleriyle karşılaştırınca çok değil bu arada. fullerinden almaya çalışın ve servis bakımlı olsun. (Elektrikli basamak,multimedia paket vs. satılmayı kolaylaştırır)

benim de hesabım yok ama ilk isteğin hariç diğeri mümkün diye biliyorum. ilkine emin değilim hacıt.

1-2-profil fotosu koymazsanız, görünseniz de sadece isim görünür ki bu anonimliğinize halel getirmez sanırım.
3-4-listelerde görünmemek için güvenlik ayarlarında seçenekler var. "sadece arkadaşlarım görsün, arkadaşlarımın arkadaşları görmesin" diyebilirsiniz.

1 imkansız geri kalan her şey master cardöeh

hepsini kısmen sağlayabileceğin ufak bir detay var: eğer ismin/soyisminde ı ve i varsa hepsini i veya ı yap, ı'ları l yap veya tam tersi. yani bakıldığında çok fark etmeyecek şekilde ismini değişik kaydet benzer harfleri kullanarak. zaten çok aşırı nadir isim-soyisim kombinasyonuna sahip değilsen adını yazıp arattığında senin sayfan çıkmaz, senden daha önce kayıtlı olanların çıkar. arkadaşlarından birinin arkadaşları açıksa seni görürler, açık gruplara üye olursan yine görürler.

pisman olacaksin.

bir kisi arabayi ovuyor, yok soyle koptum, yok boyle porsche'nin eline verdim filan diye, altina da 500 tane ayar entry'si geliyor. bu.

bir nevi nutella, uludağ limonata muhabbeti gibi.

maçolarda bir scirocco sevdası var nedense. porşe falan tamam da scirocco ne arkadaş. hayran olacaksan da en iyisine olacaksın.

elemanın teki sanırım bmw, mercedes ve audi gibi araçların üst segment modelleriyle kıyaslamış ve scirocco'nun ''mütevazı'' donanımıyla söz konusu üst segment araçlara performans olarak fark attığını ve bu araçları sollayarak onların dikiz aynasında giderek küçüldüğünü belirtmiş.

evde kalıp beni ara.

dominosta kalıp spor salonunu ara.

spora git.

DOMİNOS YE

ben her doğum günümde ve sevgililer gününde spor salonuna giderim. adetimdir.

nickini dinle spora git. sonra da git pasta ye.

DEFOL GİT CONFORT ZONE'UNDAN.

nasıl bir nefretim oluştuysa comfort zone kavramına, ilk kez büyük harflerle cevap yazdım.

uykun varsa biraz uyu en önce.

spora git ve cıkısta kendini minik bir sufle ile ödüllendir!

Spora git sonra nereyi ararsan ara.

Spora git ve o yürüyüş bandından duman çıkarttıktan sonra kasıla kasıla soyunma odasına dön :) Şaka bir yana nice yıllar, hediye olarak dominostan seçebilirsin güzel bir fikir (aç karnımla yazdım :P)

dominos

evde kalıp dominosu ara spora gittiğini söyle.

spora gittim. 1 saat spor yaptim. cok mesudum bahtiyarim.

tethering why not diyorum ve 100 alıyorum. şarj meselesini ihmal etmeyiniz.

Bir aylık bir dönem için yeniden kontrat altına imza atmak mantıklı olmaz, haklısınız. Bunun için Türkiye'deki ön ödemeli hattınıza 4 GB'lik bir internet paketi almanız daha doğru olur. Tethering'le alâkalı herhangi bir sorun olmayacaktır, bendeniz de acil bir durum mevzubahis olduğunda dizüstü bilgisayarımda cep telefonumdaki internet paketini kullanıyorum.

dosya masrafı cart curt faizi çıkarıyorlar ordan.

Bankalar tahsil ettikleri vergi, ssk primi gibi kalemleri, ilgili kurumun (mesela maliye bakanligi) hemen tahsilat gunu aktarmazlar. Anlasmaya gore ornegin 3 is gunu bu para bankada kalir. Sifir faizli kredide, ki bu nakit yonetimi kredisi olarak da bilinir, firmaya 1 gunluk faizsiz kredi acilir ve firmanin vergi, veya ssk prim veya her ne ise banka tarafindan sisteme 'odendi' olarak girilir. Firma, ilgili islem tutarini bankaya 1 veya 2 gun sonra oder. Dolayisiyla banka bu parayi 3 degil de 1 veya 2 gun kullanmis olur. Firma da odemesini 1 veya 2 gun sonra gerceklestirmis olur. Nakit yonetimi kredilerine, alternatif maliyeti oldugu icin bir maliyet gozu ile bakilir. Bankalarin genelde onemli musterileri ile iliskilerin devami amaciyla kullandirilir.

Ama yok bireysel krediler icin soruyorsaniz aslinda faize sifir denir ama dosya masrafi cart curt tahsil edilerek, kredinin aylik ve yillik maliyeti, faizli kredilerin maliyetine esitlenir.

@tescillimarka
@gogu delen adam bireysel kredi.emeklilere özelmiş.maaş aldığı banka.
dosya masrafsız.1000 lira kredi 1000 lira direk yatmış.83,3x12 şeklinde.

araba şirketinin sürüm yapması. faizi falan araba şirketi ödüyor bankaya ama tabii bu arabanın fiyatına yansıyor kısmen. yine de avantajlıdır tütekici için.

ben malumatfuruşluk edip olayı bambaşka şeyapmışım. :)

neyse, o da bir bilgidir. fazlasından zarar gelmez.

Geri odemesi tam 1000 tl ye esit ise oldukca uygun. Maas musterilerinde de belirttigim tarzda mantik var. Banka bildigim kadariyla maasi sgk dan, maas gununden 2 veya 3 gun once aliyor. Yani x kisisi ayin 15inde maas aliyorsa, banka bu tutari 13unde tahsil ediyor. Bir de maas musterilerinin hemen hemen hicbiri tum maasi bir gunde hesaptan cekmez, hesapta tortu kalir. Bankanin bu surecteki kazanimi da bu bloke gun ve hesaptaki tortular uzerine. Ben ilk etapta sorunuzu, firmalar icin sifir faizli krediyi soruyorsunuz zannedip ona gore cevapladim. Bir de bankalar musterilerini kredilendirmek ister ki bu da musteri ile uzun vadeli iliski demek.

arkadaşlar, şimdi aklıma geldi. bu kampanyalar "sıfır faizli ya da masrafsız" şeklinde oluyor. yani faiz ya da masrafın birinden mutlaka kazanıyor banka.

o fiyata olmaz. 19.5 tl

www.mybilet.com

lg falan bilmem de cinemaximum'da 3 boyutlu film (thor) öğrenciye 13 liraydı, 2 lira da gözlüğe aldılar, etti mi 15.

istinye park imax 19,5 evet.

Imax olmadan Reald3d olarak en ucuz izleyebileceğiniz yer Trump Towers'taki Cinemaximum. Her gün 2d filmler 8tl, 3d filmler 9tl + 2tl gözlük

tecrübem yok ama satış hedefi yoksa yapılabilir bence.

gedikpaşa?

pinyata ingilizcesi de pinata oluyor.

(bkz: pinata)

en.wikipedia.org

Piñata

bire bir değil ama yakın: the perks of being a wallflower.

suits'in ana metni. dizi buradan yürüdü diyeyim.

intouchables var ama olur mu ki?:)
50/50 var mesela.

İki filmde de ağlamıştım.

ice age

the blind side olur gibi.

the mighty

ve tabi

the iron giant

freaks and geeks

@freaks and geeks'in ilk 4 bölümünde aradığım gibi bir şey görmedim ben? ezilen grup var ama diğer güçlülerin onları ezmesi değil, onlara yardım etmesi gerekiyor. ileride böyle mi olacak?

dizinin asıl losers tayfası freaks'lerdi bence hayatla ilgili ciddi problemleri olan mutsuz insanlarken geeks tayfası daha pozitif ve eğlenceli tiplerdi. ilerde de kaynaşıyorlardı diye hatırlıyorum..

freaks and geeks güzel dizi ama belirttiğiniz konu ile alakası yok. amerika'da 70'lerdeki lise hayatını, gençlerin kimlik arayışlarını anlatıyor.

intouchables arkadaşlık ve farklılıklar üzerine çok güzel bir film. çok zengin ve felçli bir adamla, kötü bir mahallede yaşayan bir zencinin arasındaki iş ilişkisi ile ortaya çıkan dostluğu anlatıyor. birbirlerine yardım ediyorlar.

almost famous da olabilir. onda da penny lane karakteri güçsüz, zayıf karakter. esas karakter ona yardım ediyor ama bir yandan da penny lane ona yardım ediyor gibi. müzikleri de harika.

50/50

çıkarılmaz.

İkinci bir bankamatik kartı istenebilir. Ama ek kart olmaz.

ayni hesaptan baska birisinin de para cekebilmesini istiyorsaniz bankayi arayip bunun nasil yapilacagini sormak en iyi cozum olacaktir. belki ikinci kart cikarmak mumkundur. ya da ikinci kisi ile ortak hesap acilir.

ek kart ismiyle değilde hesabı ortak hesap yapıp 2. kişiye de kart alınabiliyor bildigim kadarıyla.

aynen, demek istediğim tek hesap 2 kart olacak yani havale ile uğraşma sorunu olmayacak. sanırım olabiliyor, en iyisi bankayı arayıp sormak.

geneli bilmem de ben geçerim. vakit kaybetmenin gereği yok.

Geçer, aşıksa geçmez.

çok çabuk vazgeçmez. ama baktı karşı tarafı kezbanlıkta ısrarcı vazgeçer.

ben geçerim. skerler kim uğraşacak.

geçer. dışarıda çok fazla güzel kadın var.

yıllarca geçmeyenler var.

Adam 60 yasinda
Kiz 18 yasinda

Arzular, sonra da allah sahibine bagislasin der vazgecer.

Zorla güzellik olmaz. Olsa bile olması gereken elektrik olmaz.

vazgeçer.

kambocya diasporası +1. oluyor öyle.

Tecavüz edecek hali yok ya geçer tabi ki

vazgeçmeyip ne yapacak ki erkek ben onu anlamadım. şimdi sorarsan eski sevgilimi hala arzuluyorum, hatta ondan daha çok sevdiğim ve istediğim kimse olmadı hayatımda. ama ne yapacağım ki yani? taciz mi edeyim, peşine mi takılayım?

"vazgeçmek" nedir? vazgeçmemek nedir? siz arzuladığınız kadınlara nabıyosunuz olm, düzenli olarak gidip "arzulayan ve isteyen bir erkeğim. bir dişi istiyorum. yes mi?" falan mı diyosunuz?